Leke Tedavisi


LEKE TEDAVİSİNDE LAZER SİSTEMLERİ NASIL TEDAVİ EDİYOR?

Ciltte renk değişimine yol açan pigmentasyon bozuklukları, hem estetik hem de psikolojik açıdan önemli bir sorun oluşturabiliyor. Günümüzde lazer ve yoğun atımlı ışık (IPL) teknolojileri sayesinde bu lekeler güvenli ve etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor. Ancak her lezyon tipi ve cilt tipi için en uygun yöntemi seçmek, başarıyı doğrudan etkiliyor.

Bu yazıda, melazma, postinflamatuar hiperpigmentasyon (PIH), lentigo, Becker nevüsü, café-au-lait lekeleri gibi pigment bozukluklarının tedavisinde lazer ve IPL teknolojilerinin nasıl kullanıldığını detaylı şekilde anlatıyoruz.

Lazerler ve IPL Nasıl Çalışır?

Lazerler (Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation), yüksek yoğunluklu, tek dalga boyunda, koherent ışık üretirler.
IPL (Intense Pulsed Light) ise, geniş spektrumlu, non-koherent ve paralelleştirilmemiş ışık yayar.

Her iki teknoloji de, hedef pigmentin (melanin) seçici olarak ısıtılması ve parçalanması prensibiyle çalışır. Lazer veya IPL enerjisi, cildin pigmentli bölgelerine yönlendirilir ve hedef hücreye zarar vererek lekelerin renginin açılmasını sağlar. Bu işlem sırasında:

  • Lazerler monokromatik ve daha hassas hedefleme yapar.
  • IPL cihazları ise farklı dalga boylarını içerdiğinden daha geniş bir tedavi alanı sunar.

Pigmentasyon Tedavisinde Dalga Boyunun Önemi

Pigmentli lezyonlarda doğru dalga boyunun seçilmesi tedavi başarısı için kritik öneme sahiptir.

  • Melanin 630–1100 nm aralığında en iyi absorbsiyona sahiptir.
  • Kısa dalga boyları (<600 nm) yüzeysel pigmentleri etkili bir şekilde hedef alırken,
  • Uzun dalga boyları (>600 nm) daha derin pigmentlere ulaşır, fakat daha yüksek enerji gerektirir.

Bu yüzden farklı pigmentasyon sorunlarında, farklı dalga boylarına sahip lazerler tercih edilir.

Q-Switched Nd:YAG Lazer ile Pigmentasyon Tedavisi

1064 nm Q-Switched Nd:YAG lazer, melanin tarafından yüksek oranda emilir ve derin cilt katmanlarına ulaşarak dermal pigmentleri tedavi edebilir.

Bu lazerin düşük dozları:

  • Melanozomlarda mikroskobik yırtılmalara neden olur,
  • Epidermiste melanosit dendritlerini azaltır,
  • Üst dermal vasküler pleksusa hafif hasar vererek melazmanın vasküler bileşenini azaltır,
  • Kollajen üretimini uyararak cilt kalitesini artırır.

Tedavi süreci:

  • Seanslar 1–3 hafta aralıklarla yapılır,
  • Ortalama 5–10 seans gerekebilir,
  • Enerji 3 J/cm² altında tutulmalıdır.

Çok yüksek enerji veya aşırı seans sayısı, guttat hipomelanosis (küçük beyaz lekeler) gibi yan etkilere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır.

PRP (Platelet Rich Plasma) ile kombine edilen QS Nd:YAG lazer tedavileri, hem melazmanın iyileşme oranını artırmakta hem de nüks oranını düşürmektedir.

Erbiyum:YAG Lazer ile Tedavi

2940 nm Erbiyum:YAG lazer, su tarafından güçlü bir şekilde emilen ışık yayarak, minimal termal hasarla epidermal ablasyon sağlar.

Özellikle:

  • Dirençli melazma olgularında,
  • Epidermisteki anormal melanositleri temizlemek için kullanılır.

Ancak:

  • PIH gelişme riski bulunduğundan,
  • Genellikle Fitzpatrick cilt tipi I–II olan açık tenli hastalarda tercih edilir.

Tedavi sonrası oluşan geçici hiperpigmentasyon, QS Nd:YAG lazerle birkaç seansta giderilebilir.

Pulsed Dye Lazer (PDL) Kullanımı

595 nm Pulsed Dye Lazer, temel olarak vasküler hedeflere yönelik geliştirilmiş olsa da, melazmanın vasküler bileşenini azaltarak pigmentasyon tedavisine katkı sağlar.

Özellikle:

  • Cildinde yaygın telenjiektazi (kılcal damar genişlemesi) olan,
  • Yüzü sık sık kızaran hastalarda,
  • Melazmanın tekrarlamasını ve PIH riskini azaltmak için tedaviye PDL eklemek oldukça faydalıdır.

Tedavi sürecinde:

  • Başlangıçta ve ortasında 2 seans PDL uygulanması önerilir.

Fraksiyonel Lazerler

Fraksiyonel fototermoliz, ciltte çok küçük termal hasar alanları oluşturarak sağlam dokuyu koruyan bir yöntemdir. Bu teknoloji:

  • Cildin hızlı iyileşmesini sağlar,
  • PIH riskini azaltır,
  • Derin dermal pigmentlere ulaşarak inatçı melazmada etkili olur.

Özellikle:

  • Fraksiyonel erbium 2940 nm
  • Fraksiyonel CO2 lazerler

kullanılarak melazmanın açılması hızlandırılabilir. Ancak tedavi sırasında PIH oluşma riski olduğundan, özellikle koyu tenli hastalarda dikkatli olmak gerekir.

Yoğun Atımlı Işık (IPL) ile Pigmentasyon Tedavisi

IPL cihazları, geniş spektrumlu ışık dalgaları kullanarak farklı cilt problemlerini hedef alır.

IPL’nin avantajları:

  • Dalga boyu, akım gücü ve ışın süresi hastaya özel ayarlanabilir,
  • Vasküler lezyonlardan, pigmentli lezyonlara kadar geniş kullanım alanı vardır.

Melazma tedavisinde IPL kullanımı ile ilgili bazı çalışmalar mevcuttur. Ancak:

  • IPL sonrası melazma genellikle birkaç hafta içinde geri dönebilir,
  • Bu nedenle IPL sonrası düşük doz QS Nd:YAG lazer uygulamalarıyla nüks oranı azaltılmaktadır.

IPL uygulama protokolü:

  • IPL tedavisinden 2 hafta sonra düşük doz QS Nd:YAG lazer uygulanır,
  • Haftalık aralıklarla 4 seans tamamlanır.

Bu kombinasyonla hastaların yaklaşık %60’ında ek tedavi ihtiyacı olmadan başarı sağlanabilmektedir.

Hangi Yöntem Hangi Durumda Tercih Edilmeli?

Durum

Tercih Edilen Yöntem

Yüzeysel lentigo, efelid (çil)

IPL, QS Nd:YAG 532 nm

Dermal melazma

QS Nd:YAG 1064 nm

Dirençli epidermal melazma

Erbiyum:YAG lazer +

QS Nd:YAG

 

Vasküler bileşenli melazma

Pulsed Dye Lazer + diğer tedaviler

Çok koyu cilt tipi

IPL veya Long Pulse Alexandrite

Sonuç

Lazer ve IPL teknolojileri, pigmentasyon tedavisinde çok güçlü araçlardır. Ancak her hastanın cilt yapısı, leke tipi ve genel sağlığı göz önünde bulundurularak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalıdır.

Doğru yöntem ve doğru cihaz seçimi ile:

  • Lekelerin görünümünde belirgin azalma sağlanabilir,
  • Cilt tonu eşitlenebilir,
  • Cilt kalitesi genel olarak artırılabilir.

Tedavi sonrası güneşten korunma, düzenli cilt bakımı ve hekim kontrolü, uzun süreli başarı için vazgeçilmezdir.

En iyi leke tedavisi kombine tedavidir. Yani birden fazla tedavi şeklini birlikte kullanmaktır. Bu şekilde farklı tedaviler farklı mekanizmalar ile cildin farklı katmanlarına etki ederek maksimum leke açılmasını sağlar. Yüzeysel lekelerde peeling daha etkiliyken, derin lekelerde lazerler daha etkilidir. Size en uygun tedavi seçeneğini bulmak için lekenin tipi, hastanın cilt yapısı ve tedaviye verdiği yanıta göre  dermatoloji uzmanı tarafından karar verilmelidir. Bu yazımızda, leke tedavisindeki yenilikleri ve farklı tedavi yöntemlerini detaylıca ele alacağız.

Leke Tedavisinde Başlıca Zorluklar

Hiperpigmentasyon tedavisinde en büyük zorluklardan biri, lekelerin tedaviye direnç göstermesi veya zamanla tekrar ortaya çıkmasıdır. Melazma gibi kronik pigmentasyon bozukluklarında, tedavi sonrası nüks oranı oldukça yüksektir. Bunun nedeni, bu tür lekelerin sadece statik bir pigment birikimi değil, aynı zamanda sürekli bir melanosit aktivitesi sonucu oluşmasıdır. Bu da tedaviyi kalıcı hale getirmeyi güçleştirmektedir.

Leke Tedavisinde İlaç Kullanımı

Topikal tedaviler, leke açıcı kremlerle ilk aşamada tercih edilen yöntemlerdir. Hidrokinon, kojik asit, arbutin, askorbik asit (C vitamini) gibi maddeler ciltte melanin üretimini azaltarak leke görünümünü hafifletir. Ancak bu maddeler uzun süreli kullanımda irritasyon veya hassasiyet oluşturabilir.

Son yıllarda, antioksidan içerikli ürünler (üzüm çekirdeği ekstresi, aloe vera, yeşil çay özleri gibi) ile birlikte melanin baskılayıcı ajanların kombinasyonu daha güvenli ve etkili bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.

Özellikle traneksamik asit kullanımı hem oral hem de mezoterapi yöntemiyle pigmentasyon tedavisinde umut verici sonuçlar göstermektedir. Traneksamik asit, ciltteki vasküler yapıyı ve pigmentasyonu azaltarak hem melazma hem de PIH tedavisinde etkilidir.

Kimyasal Peeling Yöntemleri

Kimyasal peelingler, cilt yüzeyindeki ölü hücreleri temizleyerek pigmentasyonu azaltan etkili yöntemlerden biridir. Kullanılan kimyasal ajanlar arasında şunlar öne çıkar:

  • Glikolik Asit (GA): Özellikle epidermal tip melazmada orta düzeyde iyileşme sağlar.
  • Laktik Asit: Daha hassas ciltler için uygun bir alternatiftir.
  • Salisilik Asit: Anti-inflamatuar etkisi sayesinde PIH riskini azaltarak cilt tonunu dengeler.
  • Pirüvik Asit: Kollajen üretimini artırarak cilt yenilenmesine katkıda bulunur.

Yeni nesil peeling ajanları arasında yer alan fitik asit ise nötralizasyon gerektirmediği için yan etki riskini azaltır ve daha konforlu bir tedavi deneyimi sunar.

Leke Tedavisinde Lazer Teknolojileri

Lazer tedavileri, özellikle inatçı lekelerde etkili sonuçlar verebilir. Ancak lazer kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, cilt tipine uygun dalga boyunun ve enerjinin seçilmesidir.

1. Q-Switched Nd:YAG Lazer

Q-Switched Nd:YAG lazer, melazma ve PIH tedavisinde en sık tercih edilen lazer türüdür. 1064 nm dalga boyu sayesinde derin cilt tabakalarına ulaşabilir ve dermal pigmentleri hedef alır. Düşük dozlarda uygulandığında, hem melanositlerin aktivitesi azalır hem de cilt sıkılaşması sağlanır.

Özellikle PRP (Platelet Rich Plasma) ile kombine edildiğinde, leke açılma oranı artarken nüks riski belirgin şekilde azalır.

2. Fraksiyonel Lazerler

Fraksiyonel lazerler, ciltte mikroskobik hasar alanları oluşturarak yenilenmeyi tetikler. Açık cilt tiplerinde fraksiyonel erbium:YAG lazer veya fraksiyonel CO2 lazer kombinasyonları, dirençli melazma tedavisinde etkili olabilir. Ancak koyu ciltlerde PIH riskini artırabileceği için dikkatli kullanım gerektirir.

3. Intense Pulsed Light (IPL)

IPL cihazları, farklı dalga boyları kullanarak hem vasküler hem de pigmente lezyonları hedef alır. Özellikle açık renkli lentigo ve efelidlerin tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. Melazma tedavisinde ise, IPL sonrasında düşük doz QS Nd:YAG lazer uygulamaları ile başarı oranı artırılabilir.

PRP Tedavisinin Yeri

PRP tedavisi, büyüme faktörleri açısından zengin bir plazmanın cilde enjekte edilmesiyle cilt yenilenmesini destekler. Leke tedavisinde PRP uygulaması, cilt tonunun aydınlanmasına ve melazmanın iyileşmesine yardımcı olur. Özellikle lazer sonrası PRP uygulamaları, cildin iyileşmesini hızlandırır ve tedavi başarısını artırır.

Lentigo ve Çil (Efelid) Tedavileri

Solar lentigolar ve efelidler için en etkili tedaviler arasında Q-Switched lazerler, long-pulse alexandrite lazer ve IPL tedavileri yer alır. Açık cilt tiplerinde QS Nd:YAG lazer öne çıkarken, koyu cilt tiplerinde PIH riski nedeniyle IPL veya long-pulse alexandrite lazer daha güvenli seçeneklerdir.

Bazı vakalarda erbium:YAG lazer ablasyonu ile daha kalın lentigoların tedavisi sağlanabilir. Ancak bu yöntem sonrasında geçici PIH gelişebileceği için dikkatli hasta seçimi ve takip önemlidir.

Sonuç

En iyi leke tedavisi kişiye özel bir yaklaşımla belirlenmelidir. Lekenin tipi, cildin özellikleri, geçmiş tedavi deneyimleri ve hastanın beklentileri doğru analiz edilerek en uygun yöntemler seçilmelidir. Günümüzde kombinasyon tedavileri, hem etkinliği artırmak hem de nüks oranını azaltmak için sıklıkla tercih edilmektedir.



2-3 hafta öncesinden bronzlaşma olmamasına ve tedavi edilecek bölgede soyucu kremler kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Tedavi edilecek bölgede herhangi bir enfeksiyon, uçuk, yara olmamalıdır. Leke tedavisinden sonra da güneşten korunmanız gerekmektedir.
Lekelerin oluşma nedeni güneştir, güneş genetik olarak yatkın insanlarda leke oluşturur. Hormonlar, gebelik, doğum kontrol hapları gibi bazı ilaçlar özellikle lekeye karşı yatkınlık oluşturur. Genetik olarak yaktın olan kişilerde veya yukarıda sayılan nedenlerden dolayı güneşe karşı hassasiyet oluşur ve çok az güneşte kalmak bile lekelenmeye neden olur.
Hiperpigmantasyon, ciltteki melanin birikmesine bağlı kahverengi lekelerdir. Cildimize renk veren melanin melonositler tarafından üretilir. Melonositler bölgesel olarak çok çalışıp çok melanin üretirse cilt içinde biriken melanin kahverengi lekeleri oluşturur. Çok güneşe maruz kalmak, sivilce gibi cildi tahriş eden faktörler hiperpigmentasyona neden olur.
İşlem bölgesinde geçici nokta şeklinde kabuklanmalar görülebilir. Güneşe karşı hassasiyet olabilir. İşlemin kalıcı bir yan etkisi yoktur.
Tedavi sonrası ilk 2 saat bölge yıkanmamalıdır. Düzenli olarak 2-3 saatte bir Spf50+ güneş koruyucu krem kullanılmalıdır. İşlem yapılan alan kaşınmamalı, yolunmamalıdır. Mümkün olduğunca güneşe çıkılmamalıdır.
Kişinin hormonal durumuna, cilt yapısına, kullandığı ilaçlara, güneşe çıkmasına bağlı olarak lekelerde tekrarlama görülebilir.
Lekeyi oluşturan güneştir bu nedenle yüzünüzde leke olmasını istemiyorsanız mutlaka çok iyi güneşten korunmanız gerekmektir. Yaz kış kapalı alanda bile olsanız devamlı güneş koruyucu krem kullanmanız gereklidir.
Melazma, gebelik hormon bozukluğu, doğum kontrol ilaçları gibi nedenlerle özellikle alın, yanak, burun üstü ve bıyık bölgesine yerleşen kahverengi keskin sınırlı lekelerdir. Türkiye gibi güneşli ülkelerde çok sık görülen bir şikayettir.
Lekenin derinliği ve yaşı, boyutu, kişinin ek özellikleriyle tedavi süresi değişebilir. Her seansta en az yüzde on düzelme olacaktır. Ortalama 3-5 seansta istenilen etkiyi görmek amaçlanır.


youtube

Sorularınızı Dermatolog Dr. Fatma Yıldız'a Sorun


Leke Tedavisi Tedavilerimiz


leke tedavisinde peeling
Devamı
Ücretsiz Randevu ve Danışmanlık
Sizi Arayalım
soru-icon